3 Aralık 2011 Cumartesi

Türkiye'de kadının eğitim durumu

Türkiye'de kadının eğitim durumu
Kadınların ezilmesi demek toplumun ezilmesi demektir
Kadının ezilmesi demek ileride kayınvalide olduğu zaman kendi geliniyle uzlaşmakta zorluk çekmesi demek, kadının şiddet görmesi demek ruh ve beden sağlığının bozuk olması demektir. Eşin, annenin ruh sağlığının bozuk olmasının hem çocukların hem de bütün ailenin ruhsal dengesini etkileyeceği; erkeklerin iş verimini, çocukların başarısını etkileyeceği inkar edilemez.


Dünya Kadınlar Günü sebebiyle kadınların problemleri bir kere daha masaya yatırıldı. Ülkemizde kadınla ilgili problemlerin en önde sayılanları ise töre cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve kadınların toplumun en az eğitim alan kesimini oluşturması idi. Bu problemleri, çalışan kadınların bazılarının hem ev işleri çocuk bakımı hem de iş hayatının zorluklarıyla başa çıkmak zorunda olması; bütçede söz sahibi olamaması gibi problemler takip etmektedir. Aslında kadın problemi toplum problemi demektir. Kadınla ilgili hiçbir problemi erkeklerin problemlerinden ayıramayız. Çünkü pek çok vak’adan biliyoruz ki kadının şiddet görmesi demek, kadının gördüğü şiddeti kendi öz çocuğuna yansıtması demektir. Kadının ezilmesi demek ileride kayınvalide olduğu zaman kendi geliniyle uzlaşmakta zorluk çekmesi demek, kadının şiddet görmesi demek ruh ve beden sağlığının bozuk olması demek. Eşin, annenin ruh sağlığının bozuk olmasının hem çocukların hem de bütün ailenin ruhsal dengesini etkileyeceği; erkeklerin iş verimini çocukların başarısını etkileyeceği inkar edilemez. Yine kadının eğitim görmemesi çocuklarına da yeterli eğitim vermemesi demektir. Kadının iyi eğitim almaması bir meslek sahibi olamaması hayatta karşılaştığı zorluklarla daha zor başa çıkması demek değil midir?
Şiddet kadının problemlerinin en önemlisidir. Kadının kendini geliştirmesine önemli bir engeldir.
Bununla beraber kadınların sadece eğitim almayanlarının değil eğitim alanlarının da şiddet görmesi, bunun sadece Türkiye’de değil gelişmiş ülkeler olarak bilinen ülkelerde de yüksek oranda olması şunu düşündürüyor. Mesele güçlünün zayıfı ezmesidir. Kadının eğitim hakkından mahrum olması, iş hayatından yeterli gelirden mahrum olması, aile içi sorumlulukların adil bir şekilde paylaşılmaması gibi problemler de yine ahlaki eğitim eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Evlilik danışmanlığı ve eğitim, terapi programlarıyla şiddetin önlendiği, ortadan kalktığı ve diğer konularda gelişme sağlandığı bilinmektedir. Bununla beraber ahlaki eğitimin en güçlü şekilde verildiği yer ise ailedir, aile ortamıdır.
Din ise güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiştir. Yapılan bütün haksızlıklar din adına ve gelenek adına yapılmaktadır. Var olan bütün problemlerin en kalıcı çözümü iyi bir ahlaki ve dini eğitimin sağlanmasıyla mümkündür. Bunda da kadınların rolü önemlidir. Hakka tecavüzün en şiddetlisi olan töre cinayetlerine yol açan geleneklerin yerleşmesinde kadınların da rolü olduğunu hepimiz biliyoruz. Eğer bir ailedeki birkaç hanım yeterli bilinçli direnci gösterebilse konuşup ikna etmeye çalışsa aile mahkemeleri bu kadar etkili olamaz. Annesinden, eşinden, kız kardeşinden destek almasa pek çok aile üyesi töre adına cinayete teşebbüs edemez. Oğlunun eline tabancayı bizzat veren anneler vardır.
Ahlâkî eğitim önemli
Namus cinayetlerine yol açan, hem erkek hem de kadın açısından bakıldığında ahlâki dejenerasyondan ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan olayların önlenmesi yine büyük ölçüde ahlaki eğitimle mümkündür. Namusla ilgili dedikodularda haksız suçlamalar hatta iftiralarda erkekler kadar kadınların da rolü vardır.
Sosyal değişimler bilindiği gibi birden bire gerçekleşemez. Ailenin psikolojik örüntüsünün (duygu ve davranış biçiminin) ilmek ilmek güzel örnekler yaşanarak değiştirilmesi gerekmektedir. Kadın da erkek de kendi ailelerinde gördükleri örneklerle gelişen bilişsel şemalara göre hareket etmektedir.
Toplum olarak hepimize düşen görev ise bu şemaların, önyargıların, kalıplaşmış düşüncelerin değişmesi için gereken bilincin kazanılmasına yardım etmektir. Aile eğitimi bunun için çok önemlidir. Kadınlarımızın kendi dinlerini iyi bilmeleri ve güzel bir iletişim becerisine sahip olmaları pek çok problemin çözümü için en önemli başlangıçtır.
Üzücü olan şudur ki hanımlar hem eğitimlerini artırmak, hem de kendilerini diğer alanlarda geliştirme çabalarında, bazı hanımlar tarafından engellenebilmektedir. Çeyiz işlemek yerine kitap okuyor diye kendi annesi tarafından eleştirilen, okuma isteğine öz annesi tarafından karşı çıkılan pek çok genç kızımız vardır. Eşinin de onayını aldığı halde, dini kitap okunan arkadaş toplantılarına katıldığı, çalıştığı veya kişisel gelişim veya meslek edindirme kurslarına gittiği için kayınvalidesi, görümceleri hatta öz anneleri tarafından kınanan pek çok hanım vardır. Kendi probleminin çözümünde en önemli atılımı yapacak olanlar yine hanımlarımızın kendileridir. Toplumumuzda ve bütün toplumlarda bu konuda pek çok güzel örnek bulunmaktadır. Kendi çabasıyla okuma yazma öğrenen, komşularına okuma yazma öğreten hanımlar... Kurslara katılan, işyeri açan, başka hanımlara da iş imkanı açan hanımlar... Dışarıdan bitirme sınavlarına katılan ve üniversite mezunu olan akademik alanda da ilerleyen hanımlar, vakıf ve dernek çalışmalarıyla topluma hizmet veren hanımlar. Örnekler sayılamayacak kadar çok ve çeşitlidir. Önemli olan yıkmadan yapmaktır. Hem kendi ailesiyle hem de eşinin ailesiyle güzel geçinen engellemelere tatlı dille güzel yüzle karşılık veren, fakat doğru bildiğini de yapmaya devam etmeye çalışan ve bunu başaran pek çok hanım vardır. Bu hanımlar sadece kendilerini geliştirmekle kalmayıp başka hanımların da bilinçlenmesini ve gelişmesini sağlamaktadırlar. Kısır çekişmelerden kaçınmak aileleri gerilimden uzaklaştırarak değişimi kolaylaştırmaktadır.

Problemlerin çoğu konuşa konuşa çözülebilmektedir. Elbette kadınların bunları her zaman tek başına başarması mümkün olmayabilir. Fakat kadınlar azimli olduklarında kendilerine destek olacak erkekleri bulabilmektedir. Erkeklerin eşlerine bakış açısını davranış ve iletişim şeklini değiştirmekte yardımcı olacak kişiler arasında anneler ve kız kardeşler vardır. Kadın, anne, kız kardeş ve eş olarak kadın problemlerini de içine alan problemlerin çözümü için toplumsal değişimi hızlandıracak potansiyele sahiptir.
Problemler yapılardan kaynaklansa ve toplumun büyük kesimi grup psikolojisine göre hareket etse de kişisel bilinç ve gayret her zaman bir miktar değişim sağlamaktadır. Bu bireysel çabalar ne kadar organize bir hale getirilebilirse elbette değişim de o kadar hızlı olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder