3 Aralık 2011 Cumartesi

Batmandaki intihar vakaları

Türkiye, şiddetin intihar versiyonuna Batman'daki 'intihar furyası'ndan sonra odaklanabildi. Panzehir için ise birkaç rapor hazırlanması dışında bir şey yapılamadı.
'İnsanın psişik tabakalarında meydana gelen iç çatışmanın sonucu' olarak tanımlanan intihar, aslında şiddetin içe dönük yansımasından başkası değildir. Nitekim saldırganlığın ifade edilemediği durumlarda bireyin kendine zarar verdiği sık yaşanan bir örnektir. Psikiyatrist Doktor Nihat Kaya, bu yaklaşımı şöyle ifade ediyor: "Kişi bazen başkasına yöneltemediği öfkeyi ve yok etme dürtüsünü kendisine yöneltir." Peki tüm intihar davranışlarının bir ortak noktası var mıdır? Kaya'ya göre bunun cevabı 'evet'. Bunları şöyle tanımlıyor Kaya: "Öldürme, öldürülme, ölme arzusu... Şiddet davranışı intihar şeklinde olduğunda; 'kendisini anlamayan veya kendisine zulmeden' insanlara bir mesaj bir cezalandırmayı içinde taşır."
İntihar vakaları, toplumun sosyal ekonomik yapısının en önemli göstergelerinden biridir. Ancak ülkemizdeki intiharlar gerçekten ilginç bir seyir izlemektedir. Mesela ülkenin içe kapanık zor ekonomik koşullar altında olduğu dönemlerde intihar vakaları nispeten azdır. Bir örnek: Uzun kuyruklar, yokluklar ve terörle boğuşan 1979 Türkiye'sinde 766 intihar vakası yaşandı. Terörün doruk noktasına tırmandığı 1980'de ise bu sayı 16 azalarak gerçekleşti. Bu görünüm, ekonomik açıdan gelir dengesi arasında derin uçurumların olmayışı; bireylerin farklı statü ve rollerdeki bireylerle çok sık rastlaşmaması ve 'çatışma/savaş durumlarında şiddet yabancıya yöneltildiği için intiharlar azalır' kuramıyla açıklanmaktadır. Terörün durduğu ve askeri idarenin hakimiyetini pekiştirdiği 1981'de intihar olayları olağan bir trend takip ederek 876'da kaldı. İntihar olaylarında ekonomide halk aleyhine birtakım düzenlemelere gidilmesi sebebiyle 1982'de ciddi bir tırmanma oldu: 1105. Dışa açılma ve gelişen teknoloji sebebiyle sonraki yıllarda bu rakam binin altına hiç düşmedi: 1983; 1149, 1984; 1273, 1985; 1187, 1988; 1099, 1998; 1890. (98'deki bu rakam intihar girişimleriyle 2.361; 99'da ise % 14 artarak 2.683 olarak gerçekleşti) İntiharın sebepleri olarak ise hastalık 98'e kadar hep ilk sırayı korurken aile geçimsizliği ve geçim zorluğu ilk sırayı artan bir trendle zorladı. 98 rakamlarına göre Türkiye'deki intiharlarda ilk 4 sırayı şu sebepler paylaştı: Hastalık (597); aile geçimsizliği (502); geçim zorluğu (277), hissi ilişki (247).
2000 yılında 'bulaşıcı intihar düşüncesinin' odaklandığı şehir Batman oldu. 2000'in 5 ayında çoğu genç kız ve kadının içinde yer aldığı 40 intihar teşebbüsü ve 28 ölüm olayı meydana geldi. Diyarbakır Kadın Platformu'nun bölge kadınları üzerinde yaptığı bir araştırmaya göre ise sadece kasım ayında 303 kadın veya genç kız intihara teşebbüs etti, bunlardan 16'sı yaşamını yitirdi. Toplumsal bir depresyonun yaşandığının açıkça görüldüğü bölgede geçmiş yıllarda intiharların ise bu yoğunlukta yaşanmaması ilginç bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. DİE'nin raporlarına göre 1998'de G.Doğu'da toplam 121, Batman'da ise sadece 6 intihar vakası yaşandı. Bunlardan 5'i hastalık biri ise hissi ilişkiden kaynaklanmaktaydı. Bu yıl içinde D.Anadolu'daki intihar sayısı nispeten daha fazlaydı. Doğu'da toplam 149, bu bölgede son dönemlerde artan intihar vakalarıyla dikkat çeken Muş'ta ise sadece 6 intihar vakası yaşandı. Bunlardan 2'si hastalık, biri geçim zorluğu, 2'si ise hissi ilişkiden kaynaklanıyordu. Muş'ta 1979'da 3, 1980'de 3; 1985'te 2; 1987 ve 1988'de de 12'şer intihar olayı yaşandı. G.Doğu'da ilk 4 sırayı aile geçimsizliği (47), hastalık (29), geçim zorluğu (16), hissi ilişki (19); D.Anadolu'da ise ilk dört sırayı hastalık (62), aile geçimsizliği (31), hissi ilişki (26), geçim zorluğu (14) aldı.
Batman'daki intihar furyasından sonra Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu ve Diyanet İşleri, bölgeyi mercek altına aldı. İki araştırmadan elde edilen sonuçlar hem Batman hem Türkiye geneli için önemli ipuçları taşıyor; ancak bu çerçevede yüzeysel girişimler dışında hiçbir kalıcı önlem alınmadığı da görülüyor. Zira bu noktada sadece Batman hatta Doğu ve Güneydoğu için değil; maksimum risk taşıyan tüm Türkiye için topyekün bir mücadele gerekiyor. Bu sebeple ölümün normalleşmesi; yaşam standartları arasındaki uçurum, Tv'den görülen yaşamla kendi yaşamları arasındaki büyük çelişki gibi Türkiye'nin tümünü de yakından ilgilendiren teşhislerin ciddiyetle ele alınması icap ediyor.
Araştırmaların neticesinde Batman'da PKK ve Hizbullah terörü nedeniyle ölümün diğer bölgelere göre çok daha fazla içselleştiği ve toplumsal bir paranoyanın oluştuğu konusunda uzmanlar hemfikir. Başbakanlık'ın raporunda, "İşsizlik ve gelir dağılımındaki dengesizlik, özellikle gençlerin televizyonda gördükleri yaşamla kendi yaşamlarını uzlaştıramaması ve aile içi şiddet"e vurgu yapılırken aslında tüm Türkiye için tehlike çanlarının çaldığı ima edilmiş oluyor. Raporda bölgeye has özellikler ise şöyle sıralanıyor:
* Yörenin genç kızları Batman'dan kurtulmanın bir yolu olarak gördükleri için kamu görevlileri ile ilişkiye girmekte, eğer evlilik gerçekleşmezse bakire olmadıklarını gizlemek için intihar ediyorlar.
*TPAO, TÜPRAŞ, BOTAŞ'ın içinde bulunduğu güvenlik çemberindeki bölge ile diğer yerleşim yerleri arasında ciddi bir uçurum var, halk bu bölgeye tepkili.
Diyanet'in raporunda ise intihardaki bayan çokluğuna vurgu yapılıyor ve genç kızların okuyamama bunalımı yaşadıkları kaydediliyor.
Batman, OHAL'in eseri
Batman ve Doğu–Güneydoğu'daki intiharları hakkında farklı yorumlar yapıldı. Bölgenin geri kalmışlığı, feodal yapısı, Tv'lerde gösterilen 'zengin Türkiye', Televole kültürü vs... Bunların hepsi doğrudur; ama şu eksiktir: Yörede 'olağanüstü hal' yasaları hüküm sürmektedir. Bölge 17 yıldır 'düşük yoğunluklu savaş' ortamını yaşamaktadır. Durkaim'in tezine göre 'savaş sonrası'nda intiharlar artar. Olağanüstü uygulamalardan bunalan halk gerginliğini evinde eşine ve çocuklarına yansıtmaktadır. Kadınların Türkiye'de adı yok. Doğu'da hiç yok.. Böylece kadının kendisini tek ifade etme biçimi ya geçmeyen bedensel ağrılar, sancılar, halsizlikler vs. olacak ya doktor doktor dolaşılacak ya da kadın intihar edecektir. Çünkü Doğu kadınının kendisini anlatma imkanı yoktur. Dünya genelinde intihar girişiminde ölenlerin çoğu erkektir. Türkiye'de de böyledir. Ama Batman intiharları bu gidişi tersine çevirdi. Bu sebeple kadınlara sosyal ve ekonomik kaynak sağlayacak, kişilik kazandıracak kurslar açılmalı. Öncelikli hedef ise bölgedeki olağanüstü hal koşullarının yarattığı davranış biçimlerinin yok edilmesi olmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder