3 Aralık 2011 Cumartesi

Kadınlar kimin için giyinir?

Bildik tartış-madır: Kadınlar kimin için giyinir?
A) Kendileri için,
B) Erkekler için,
C) Diğer kadınlar için.
Bazı ağır ablalar, 'birey' takılanlar, 'özgür kız'lar A diye diretirler. Daha flörtöz çeşitler, iddia eder ve bazen gerçekten de zannederler ki gerçek B'dir. Oysa ki ey okur, bence doğru cevap C'dir.
İnsan bazen, ayakları ağlasa da bir karışlık leylek topukların üstüne binmek durumunda kalır. Çünkü tüm Hale Lale ve Jaleler o gece leylek olacaktır.
İnsan yine bazen, hayatındaki adam ne kadar muhalefet etse de, plajda flip flop giymek 'mecburiyetindedir'. Çünkü tüm Hale Lale ve Jaleler o gün şıpıdıktır.
A şıkkında direten hiçbir kadını gece dışarıda pantufla ile göremezsiniz. Aşkından ölen hiçbir kadın, hayatının erkeği ne kadar istese de mesela Tampa'da bir karış topuklu siyah ayakkabı giymeyi göze alamaz.
Ve jetset mensubu hiçbir kadın, zatürree de olsa sırtını, sistit de olsa bacaklarını kapatamaz. Çünkü tüm Özlem Önal, Elif Germiyanlıgil ve Tansa Mermerci'ler açılmakta, açılmakta; bir kriz, bir hezeyan biçiminde saçılmaktadırlar.
'Dekolte giyinen kadın sekse aç mı' derin tartışmasından haberiniz var herhalde. Bu soru, aslen Prada/Armani cephesinden gelmiş, neden sonra bizim gazetelerden birinde ondan bundan görüş almalı bir habere dönüştürülüp sayfa süsü olarak da Özlem Önal kullanılınca, kıyamet kopmuştu.
Önal ve pürüzsüz sırtı çok üzüldüler, sekse aç olmadıklarını resmi kanallardan kanıtlama telaşına düştüler.
Özlem Önal'ı tanır mısınız, bilmem. Kendisi, jetset'imizin en güzel ve bu güzellikleri bizlerle paylaşmada da en cömert isimlerinden biri.
Ama cömertin de cömerti olabilir elbette. Ki varmış. Mine Taşkent'in sırt dekoltesinde vardığı noktayı görme imkânı buldunuz mu bilmem.
Anjelique.buz'daki Ajda Pekkan konserine gelen Taşkent (ki çok manalı bir akrabalık ilişkileri de var Özlem Önal ile, bir bakıma ex elti oluyorlar!) bir adet 'fularımsı'yı boynundan aşağı uzatıp göğüslerinin üzerinden geçirip uçlarını jean pantolonunun içine sokmuştu. Arkadan gördüğünüzde yekpare bir sırtla karşılaşıyor, 'Aaa kadın çıplak' diyorsunuz. Ve bunu, dikkatinizi çekerim, bir ev partisinde, özel davette, basına kapalı düğünde filan değil, neticede bir adet Ajda konserinde söylüyorsunuz.
Ben dekolteye bayılırım. Ama bu yaz vardığı nokta karşısında, valla kelimeler kifayetsiz. Muazzam bir et şıklığı. Ürkütücü bir rekabet.
Mermerci düğünündeki hap elbiseleri hatırlayın: Her birini katlayıp ağzınıza sokup ağzınızı da kapatabilirsiniz.
Hadi orada 'Selülit mi, o uzakta bir köy adı mıydı' durumu var. Peki Sibel Can'ın bikinileri?
Petek Dinçöz, kendini bikini giyebilen tek assolist mi sanıyor, Sibel Can giydi işte bikiniyi. Maşallah üç metre kumaştan imal edilmiş ama olsun. Üst kısmının balenleri dünyaları kucaklayabilir ama olsun. Giydi mi? Evet.
Peki Hülya Avşar giymeseydi, giyer miydi? Hayır.
Sahi 'herkesin yarışı kendisiyle' mi? Hadi yaa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder