3 Aralık 2011 Cumartesi

Anadolu kadını güne erken başlar

Anadolu kadını hayatını idame ettirebilmek için erkeği ile omuz omuza hayatın zorluklarını aşmak ve evinin geçimini temin için her taşın altına elini koyar. Yeri gelir onu, şefkatli bir anne, yeri gelir yaylada çoban, yeri gelir tarlada ırgat olarak görürsünüz.
Anadolu kadını güne erken başlar; çocuğunun ve erkeğinin sabah kahvaltısını hazırlar. Varsa çocukları hazırlayıp okula yolcu eder. Gün yeni başlamıştır ve yapılacak çok iş vardır. Kazmasını küreğini omuzuna atar, ineklerini de önüne katıp tarlaya çalışmaya gider. Bir yandan hayvanları otlatırken diğer yandan, bahar yeni gelmiş olsa da önümüzdeki kış hazırlıklarının telaşına düşer ve evine yakacak toplar.
Onu bu hali ile uzaktan görenler, azmine bakıp; 'erkek' zanneder. Aslında o Anadolu ifadesi ile; 'erkek gibi kadındır.' Sahi bu kadınlar sırtında odun taşırken erkekler nerede, ne iş yapar?
Anadolu kadının işi bitmemiştir; gün akşama dönmeye durdu mu, bu kez odunları sırtına vurup ineklerini de peşine takar ve evinin yolunu tutar. Daha eve varılacak, hayvanların bakımı yapılacak, çocuklara ve evin erkeğine yemek hazırlanacaktır. Onları da yapar Anadolu kadını. Erken yatmak lazımdır, çünkü sabah erkenden kalkılacak ve yarına yapılacak daha çok iş vardır. Gecenin akşama döndüğü anlarda yorgun düşen Anadolu kadını, derin bir uykuya dalar ve kim bilir, evinin hanımı olacağı güzel günlere dair ne hayaller kurar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder