27 Ağustos 2011 Cumartesi

Genç Olmanın Anlamı

Genç Olmanın Anlamı

İlahi hazine Gençlik, dönmemek üzere gidersin. Ağlamak istediğimde ağlayamam ve bazen istemeden ağlarım.     
                                                                                                                                                                                                                                                                                          RUBEN DARİO
Bu defa ruhun gençliğinden, bir sır olan ”Altın Afrodit”ten, Ruhun ve Doğa’nın iyiliği ve güzelliğini bize gösteren o iyi kalpli Ana’dan bahsedeceğiz.
Genel olarak “gençlik” dediğimizde onu şanslılar arasında yüksek bir yere yerleştiriyoruz. Evet, ezoterik ve enkarnasyonlar üzerine okült bilginin gösterdiğinin çok ötesinde, fırtınalar ve dolu yağışları ile inkar edilemez bir şekilde hayatın ilk baharıdır ama ilkbahar, güç ve hayat dolu, renkli ve ayrıca büyüleyicidir. Makalenin başında söylediğimiz İspanya’nın ünlü şairi insanların çoğunluğunun hislerini basit bir şekilde şiirlerinde ortaya koymayı bilmiştir; şüphesiz Ruben Dario Musaların sevgilisiydi. Öyleyse 30 yaşını doldurmamış olanlara söylüyorum. Gençliğin sınırındaki bu rakam keyfi seçilmiştir ama dünyada bana göre ortalama olarak bu yaş gençliğe en yakındır. Her ne olursa olsun, ne yazık ki genç olan, hayatın bu “ilkbaharını” tüketmektedir; ellerinden dizginleri kaçırır ve gelecek yıllarda kaçınılmaz ayak izleri bırakacak fırtınalı yollara düşünceye kadar beden ve duyguları yoldan çıkar. “Çok gencim” bahanesini bulanlar da vardır. Dikkat: bu bir yalandır; genç olan bedendir ama bu ruhunda genç olmasını gerektirmez.
Genç olmak olağan üstü bir tecrübedir, ayrıca yaşlandığımız ölçüde en fazla değerli olan mükemmel bir tecrübedir. Başka bir deyişle, gençken yapamadıklarımızı daha sonra yapamayız çünkü Platon’un dediği gibi yaşamak hatırlamaktır. O zaman gençlik sadece yoğun bir eğitim, umut dolu çalışmalar, aşk ve neşe dolu, “önünde hayatın tümüne sahip olma” iyimser yanılsamanın bir dönemi değil aksine, ideallerin tezahürü, idealleri haykırma, imkansızlıkları arama ve kendini yenmeyi de kapsayan bir her şeye meydan okuma dönemidir.
Genç olmak korku ve sahte bir ölçülülüğe esir olma, “ bizim hakkımızda söylenilenler “ ve anlaşmazlıkları bahane ederek adil amaçlar için mücadeleden kaçma, kalan hayatı boyunca aşağı yukarı kölelerin özelliklerini gösteren bir yaşama mahkum olmaktır.
Genç barışı aramalıdır ama barışın ilahi bir hediye değil barışçıların eseri olduğunu asla unutmamalıdır. Bu nedenle kötülük, utanmayı bilmeme ve dengesizlik içimizde ve dışımızda yok edildiğinde ancak barış kurulur. Eski Romalıların dediği gibi barış için mücadele etmeyi bilmeli ve her zaman barışı korumalıdır.
Bozulmuş materyalizmin önerdiği, zayıflara ait kült ve “ orientalist “ dalga ile, birçok gencin adaletsizlikler ve diğerlerinin acısı önünde kayıtsız kalanları ve sadece kendi haklarını dilenenleri barışçı bir insan gibi yorumlaması ne yazıktır.
Bu durumda, özellikle gençlere kurtuluşu, Nirvanayı veya nasıl derseniz deyin, kurtuluşa doğru bir yürüyüşün ceylanın korkudan kaçışı olmadığını açıklamalıyız. Kurtuluş, özgürlük zincirlerini kırmaktır; bedeni, gücünün üstünde kullanmaya, uykuda ve yemekte ılımlılığa, doğal istekleri sınırlandırılmış cinselliğe alıştırmaktır; psikiyatristlerden daha çok tehlikelerden hoşlanan maceracı psişedir; bilgeliğin fısıldadığı her şeyi duymak için uyanık olan cesur zihindir.
Genç olmak güçlü olmaktır. Tüm anlamıyla güçlü, dirençli, inatçı, çalışkan, okuyan, inançlı ve kararlı.
Korkaklar ve zayıflar genç değildir; bunlar bilgelikten uzak yaşlılar veya evrimlerinde felç olmuş çocuklardır, mazoşist eğilimleri olan durağan varlıklardır.
Böylece, gençler ellerinin arasında olan altın yıllar hazinesini mutlu bir şekilde iyi değerlendirendir… Ancak bu şekilde bir gün Altın Afrodit ’i tanıyacağız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder